AYRI DÜNYALAR

Yazar:HÜSNAN ŞEKER
Yayınevi:TUDEM

    Ayrı dünyalar  2006 yılında Tudem edebiyat ödülleri İlkgençlik romanı jüri Özel ödülünü almıştı.Nisan 2008 de okuyucuyla buluştu.300 sayfa.Ön ve arka kapaklar  Tülay Sözbir Seidel tarafından yapılmış.Bana göre kapak düzeni  konusunda bir yarışma açılsa mutlaka ödül alacak kadar güzel..Her iki kapak da hem albenili, hem merak ettirici, hem de romanın içeriğiyle bütünleşmiş.
’Ayrı dünyalar’ dilinin yalınlığı, tümce uzunluklarının uygunluğu  ve akıcı anlatımıyla daha ilk sayfadan sizi evinizden, odanızdan çıkarıp ilk gençlik çağındaki iki  kız öğrenci ve onların aileleriyle beraber bir yolculuğa çıkarıyor.
Kah Dilşan olup ‘Ses lütfen birazcık ses duyayım
                            Yalnızım …Korkuyorum
                            Uyumak istemiyorum’ diye ağlıyor,
Kah Sinem olup ‘Sessizlik,lütfen biraz sessizlik
                            Kalabalıktan,gürültüden başım şişti
                            Çok yorgunum
                             Uyumak istiyorum’  diye haykırmak istiyorsunuz.
Hüsnan Şeker, bir ilk romanda çok az rastladığımız üstün bir anlatımla  kahramanlarının duygularını   sizin  yüreğinize yerleştiriveriyor.Bazen gözlüklü ,zayıf bir genç kızken,birden güzel yüzlü ama şişman ve obur bir kıza  dönüştürüveriyor.Bir yandan büyük bir merakla sayfaları çevirirken, bir yandan kahramanların kendileriyle, diğer insanlarla, eğitim sistemiyle,çatışmalarını yeniden yeniden okumak için sayfaları geri çeviriyorsunuz.
Çünkü;
 Eğer ;siz  ilk gençlik çağındaysanız,’vay be sanki içimi okumuş’ diye düşünüp ,Kahramanların tüm yargılarına katılıyor, çoğu zaman ‘ bu romanı yetişkin birisi yazamaz, mümkün değil onlar bizi bu kadar iyi anlayamaz ‘diye hissediyorsunuz.
Eğer ; yetişkin denilen çağa gelmişseniz geçtiğiniz yolları anımsatıyor.Kah yoğun bir hüzünle, kah kahkahalar atarak bir daha asla dönemeyeceğiniz o yolları özlemle anıyorsunuz.
Amaaa…Eğer siz  ilk gençlik çağında bir çocuğa sahip  yüreği kaygılarla yüklü bir ebeveynseniz sanki Hüsnan Şeker sizin eve gelmiş de sizi ve çocuğunuzu gözleyip yazmış bu romanı gibi hissedip  inanamıyorsunuz.
İnanamıyorsunuz ama ‘bir tek bizim evde bu çatışmalar yaşanmıyormuş’ diye düşünerek çok da rahatlıyorsunuz. Sık sık kitabın 4.sayfasına dönüp ben mi yanlış okudum bu yazar psikolog mu? Pedagog mu’ diye yeniden yazarın özgeçmişini okuyorsunuz.
Her kimseniz siz bu kitapta kendinizi ve yakınlarınızı buluyorsunuz.
Her yerde, her gün, her zaman gördüğünüz annelere, babalara, genç kız ve oğlanlara, öğretmenlere artık kendi pencerenizden,kendi kavramlarınızdan, kendi koşullarınızdan, kendi deneyimlerinizden  değil, o dünyaların pencerelerinden bakmak gerektiğini ,çünkü sizin de başkalarından yalnızca bunu beklediğinizi bir kez daha fark ediyorsunuz.
Özlemden  aşka, nefretten  sevgiye kadar tüm duyguların bireylere göre nasıl farklı davranışlarla ifade edildiğini, önyargıların, algılama hatalarının ağır bedellerini, yüreğinizin ve aklınızın en ücra köşelerinde hissediyorsunuz.
Ama ağlayıp sızlamadan.İnce bir hüzünle ve sık sık gülümseyerek.
Bence bu romana ilk gençlik romanı demek büyük bir haksızlık.Bu romanın kapağında ‘10 yaş üstü herkese ‘diye yazmalı.
Çünkü;
Bu romanda ergenlik çağının tüm gelgitlerini, annelikle, çalışan yaşamı arasında gidip gelen kadınların dramını, yazar olmaya çabalayan insanların tiraji komik hallerini,aşkın en saf ve duru hallerini, her çeşit ebeveynin kaygılarını, her yaştaki insanın diğer insanlara olan ihtiyaçlarını,kişilik oturtma  yolunda harcanan çabaların yaşla, mevkiyle hiç ilgisi olmadığını ve benlik arama, geliştirme yolculuğunun ömür boyu sürdüğünü bulacaksınız.
Çünkü ;
Bu romanda kalıplaşmış mutlu aile kavramının, ,
öğretmen davranışlarından kantinlerine,sınav sisteminden konulan yasaklarına kadar eğitim sistemimizin,
topluma ezberletilen estetik anlayışından kaynaklanan ayrımcılığın,
cinsellikle ilgili önyargıların ve öğütlerin eleştirisiyle karşılaşacaksınız.
Çünkü ;
Bu romanda eğer istenirse yaşamda her sorunun çözümü olduğunu yeniden fark edecek ve çözüm üretmek için yaşamınıza sorumluluğu, sevgiyi,mizahı ve sağlıklı iletişimi katmanın,ayrı dünyaları birbiriyle çakıştırıp iç içe sokarak tamamlanmanın  coşkusunu ve değerini bir kez  daha fark edeceksiniz.
Kitabı bitirdiğinizde bu romanıyla;
İnsan yaşamındaki en zor dönemlerden birisi olan ergenlik çağının ergene ve çevresine yaşattığı coşkuyu ve zorlukları , ebeveyn olmanın muhteşem güzelliğini ve güçlüğünü,
toplumsal koşullardan soyutlamadan anlatabilmeyi başardığı için,  ,hepimizin nefret ettiği didaktizimden kaçındığı için, romanın konusunu hiç hafifletmeden  yarattığı ince mizah için,
hemen Hüsnan Şeker’i bulup kucaklamak isteyeceksiniz ve eminim siz de benim gibi ‘haydi Hüsnan hiç durmadan yaz senin kaleminin tadına bütün dünyaların ihtiyacı var’diyeceksiniz .
Işığın dünyalarımızı aydınlatsın ,yolun hep açık olsun sevgili Şeker Hüsnan.
                                                                                                                                                      
Nevzat Süer Sezgin
31.05.2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder