ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATINDA YAYINEVLERİNDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

 ÖZET
  Bu bildiride çocuk ve gençlik edebiyatının mevcut sorunlarına kuşbakışı olarak bakılacak ve yayınevlerinden kaynaklanan aşağıdaki sorunların doğurduğu sonuçlar irdelenerek ,çözüm önerilerimiz anlatılacaktır.
Yayınevleri Cumhuriyet Türkiye’sinin toplumsal ve ahlaki değerleri açısından hangi sorunların doğmasına neden oluyor?
Neden ?
Çocuk edebiyatı yazarları yayınevlerinden kaynaklanan hangi sorunları yaşıyorlar?
Çocuk  kitabı resimleyen sanatçılar hangi sorunlarla karşılaşıyorlar?
Yayınevlerinin yarattığı sorunlar çocukların bilişsel,dilsel,duygusal ve sosyal gelişim boyutlarında,cinsel kimlik gelişiminde hangi sorunları yaratıyor?
Bu sorunlar  çocuklarımız ve gençlerimiz büyürken ve yeni yetişkinlere dönüşürken ,nasıl bir kısır döngü oluşturarak  kendini tekrar ediyor?
Bu kısır döngünün kuşaklar üzerinde yarattığı çığ etkisi ülkemizin yetişkin edebiyatına ve kültürümüze ne gibi bir etki yapıyor?
Yayınevleri ve kitapevleri   arasındaki sorunların çocuk edebiyatına etkisi.
Yayınevlerinin yarattığı sorunlar anneler,babalar ve öğretmenlere hangi sorunları yansıtıyor?
Yayınevleri Eğitim sisteminin boşluklarını doldurarak edebiyat sevgisi olmayan,medya güdümünde bireylerin yetişmesine nasıl sebep oluyor?
Çocuk ve gençlik edebiyatı ürünlerinin hedef kitlesi olan çocuklar ve gençlerin geleceğinde yayınevlerinin ahlaksal ve toplumsal sorumlulukları nelerdir?
Sorunların çözümü için evlerde,okullarda,basın yayın organlarında neler yapılabilir?


   Çocuk ve genç  penceresinden bakılınca günümüz dünyası alabildiğine zengin, ama bir o kadar karmaşık bir öğrenme ortamıdır.Bir yanda ,bin bir çeşit yiyecek, giyecek,bin bir çeşit oyuncak, bin bir çeşit olay, bin bir çeşit kitap,diğer yanda savaşlar, ölümler, doğal afetler, açlıklar,yoksulluklar.
   Bir yanda doğruluk dürüstlük,çalışkanlık,gibi erdemler, diğer yanda paranın ,silahın ve kasın gücüne olan tapınma.Çocuk intiharlarının, çocuk bombacıların, çocuk depresyonlarının katlanarak arttığı günümüzde  çocukların zihinlerinde ve yüreklerinde oluşan   bu karmaşanın payı büyüktür.
  Bence günümüzde çocuk ve gençlik edebiyatı hiçbir zaman olmadığı kadar önemli bir eğitim aracına dönüşmüştür.Sorumluluğu ve görevi her zamankinden büyüktür;çünkü  Lukens’inde dediği gibi“Edebiyat ,okurda, yaşamın bir bütün ve anlamlı olduğu duygusunu yaratır.”
   Çocuklarımıza ve gençlerimize  yaşamın bütünlüğünü ,anlamını ve güzelliğini öğretebilmek ,onları yaşama sağlıklı bir gelişimle hazırlayabilmek için, edebiyat hiç vazgeçemeyeceğimiz ve çok özenli bakmamız gereken bir sanat ve bilim dalıdır.
   Ancak bu çok değerli sanat ve bilim alanı, bir dizi sorunu içinde barındırmaktadır.Ülkemizde çocuk ve gençlik edebiyatı yıllardır inanılmaz bir aldırmazlıkla başı boş bırakılmış, adeta yok sayılmıştır.Ne zaman ki tüketim kültürünün doğal sonucu olarak çocuk kitaplarının kolay satılan bir ürün olduğu fark edilmiş, işte o zaman yayın anlamında bir patlama ile karşılaşılmıştır.Bu patlama zaten mevcut olan Çocuk ve gençlik edebiyatı sorunlarını, bir sorunlar yumağına dönüştürmekte gecikmemiştir.
  Bana göre çocuk edebiyatında ki  sorunların temel nedeni ,çocuğa kitapları sunan yetişkin dünyasının bireysel ve toplumsal sorumluluğunun farkında olmayışı ve ÇOCUK KÜLTÜRÜNÜ TANIMA EKSİKLİĞİDİR  .
  Çocukluk nasıl bir süreçtir? Çocuk gelişimi nedir? Nasıl oluşur?  Hangi süreçlerden geçer? Çocuklukta alınan travmalar, yetişkin olunca nelere dönüşür? Çocuklukta kazanılan doğru davranışlar nasıl yetişkinler oluşturur? v.b.bir dizi soru ve yanıtları... yaklaşık 50 yıldır önemsenmemektedir.
  Elli yıl önceki çocuklar ,yaklaşık yirmi, yirmi beş  yıldır ülkemizde yönetenler veya yönetilenler olarak yaşamlarını sürdürmektedirler,
  Dolayısıyla bu temel  nedenin doğurduğu  sorunların bir çok yan nedenleri kendiliğinden oluşmuş ve adeta kemikleşmiş,yeniden yapılandırılması çok zor bir hale gelmiştir.İlk akla gelenler eğitim sistemimizin kendisi, aile yapıları, toplumsal nedenler ,yayınevleri, yazarlar, ressamlar , kitap evleri ,edebiyat dergileri, gibi başlıklar altında irdelenmelidir.
  Ülkemizde yaşanan pek çok sorunda olduğu gibi çocuk ve gençlik  edebiyatı sorunlarında da, sebepler sonuçları, sonuçlar sebepleri besler.Bu da karmaşık bir sorun yumağı oluşturur.Çocuk edebiyatı alanında pedagojik formasyon sahibi, çocuk kültüründen haberdar eleştirmen yokluğu sorunların yok sayılmasını sağlamaktadır.Bu gün çocuk yazınında karşımıza çıkan  fiyat, pazar, görsellik,  konu, sözcük seçimi ve tümceler,düzeye uygunluk, anlatım, ileti ve dil sorunları çocuklarımızın gelişiminde bir kısır döngü yaratarak kendini tekrar etmekte, kuşakların kimlik oluşumunda adeta bir çığ etkisi yaratmaktadır.

  Türü ne olursa olsun  biz yetişkinler tarafından yazılan, basılan, resimlenen, dağıtılan, her çeşit çocuk edebiyatı ürünü çocuklarımızın düşlerini yok etmemek, tersine beslemek durumundadır.Yetişkinlerin belleği ile çocukların düşlerini birleştirebilen çocuk edebiyatı eserlerinin ölümsüzlüğü bundandır.Çünkü insanın diğer canlılardan en büyük farkı düş kurabilme özelliğidir.
   Tüketim kültürü  bütün silahlarıyla çocuk kültürünü yok etmekte; dolayısıyla insanlığın düşlerini çalarak,dilini bozarak,  sermayenin düşlerini  silahla, şiddetle, kanla gerçekleştirecek bireyler yaratmak için edebiyat gibi, sinema gibi en etkin sanatları kullanmaktan sakınmamaktadır.
  Bize düşen sorunlarımızı tek tek ele alıp,nedenleri ve çözüm önerilerimizle birlikte önce tartışmak, sonra bu günümüz ve yarınlarımız için uygulamaya koymaktır.Unutmamalıyız  ki sorun nerede ve nasıl olursa olsun çözüme giden yol, sorunun varlığını kabul etmekle başlar.

.        Bir bütün olarak edebiyatın, bilimsel ve sanatsal boyutlarda ahlaki ve toplumsal bir sorumluluğu vardır.Edebiyat kamusal alanda ,hem bir bilim dalı, hem de bir sanat dalı olarak  her yaşta insan için sanıldığından daha etkindir..Bir insan ister yazar olarak, ister editör olarak, ister danışman olarak, ister yayınevi patronu olarak, ister dizgici olarak bir biçimde edebi eser üreten konumundaysa; o insanın sahip olduğu ahlaki değerler yaratılan ürüne yansımaktadır.Edebiyatın her alanında  ortaya çıkan ve okuyucusuna ulaşan ürün,onu üretenlerin sahip oldukları  etik değerlerin bütünselliği oranında , hedef kitlesine ulaşabilmektedir.
    Kamuoyuna yönelik tüm söylemlerde, bu söylemleri gerçekleştirme ve bir sunuma dönüştürme işini üstlenen tüm kişi ve kurumların belirlenmiş etik değerleri, onların ahlaksal ve toplumsal sorumluluğudur.
    Ancak konu ÇOCUK ve GENÇLİK  EDEBİYATI ise, yani ürünün hedef kitlesi çocuklar veya gençler ise, bu sorumluluk çok daha fazla düşünülmesi, irdelenmesi gereken bir niteliğe bürünür.
    Çünkü;  yetişkin dünyasının “çocuk” ve “genç” diye tanımladığı varlık, “Kitap” diye tanımladığımız üründen en kolay, en hızlı etkilenen gelişmekte olan bir varlıktır.
    Çünkü onlara sunduğumuz kitaplardan, bilişsel, dilsel, sosyal, duygusal, bedensel gelişim boyutlarında olumlu ve olumsuz etkilenmelere açıktırlar.
    Çünkü okudukları kitaplar cinsel kimlik gelişimleri üzerinde sanıldığından daha fazla etkilidir.
    Çünkü hepimiz biliriz ki çocukluğumuzda ve gençliğimizde okuduğumuz kitaplar, şimdiki yetişkin kimliğimizi oluşturan  yapı taşlarının en renkli olanlarındandır.
    Çünkü  tüketim kültürünün etkisi altında, tüketirken, tükenen çocuklarımızın ahlaksal ve toplumsal sorumluluğun bilinciyle çalışan Çocuk edebiyatı ekiplerine ihtiyacı vardır.
     Sorunları çözmenin en kolay yolu, NEYİ? ,NASIL? Yaptığımızda , NE GİBİ sonuçlar doğurabilir? sorularını kendimize sormaktan geçmektedir.

          Bu bildirinin çerçevesi içinde yayınevlerinden kaynaklanan sorunlar:
              -Pek çok yayınevinin (özellikle matbaa sahibi olanların) çocuk kültürünü tanımadan,kim için ne ürettiklerinin 
             farkında olmadan bu işe kalkışmış olmaları.                       
              Ürünlerinin kalitesinden daha çok kazanca önem vermeleri.
              Az maliyet,çok kazanç kriterinin yayınevinin misyonuna egemen olması.
             -Yayınevi çalışanlarının ve sahiplerinin  ulusal ve evrensel çocuk edebiyatı hakkında bilgi eksikliği.
             -Yayınevi ekiplerinde pedagojik formasyona sahip danışmanlar ve editörlerin
       bulunmaması.Çocuk edebiyatı kapsamı içinde yaşamla ilgili yanlış bilgi ve ileti  sunan yapıtların sayısındaki  
       artış.
               -Ticari kaygılarla kitabın hangi yaş grubunu hedeflediğini belirtmeme. ya da çok geniş bir yaş  dilimini hedef         .      gibi gösterme.
               -Her ünlü yazarın çocuklar için yazabileceğini sanma yanılgısı.
               -Yabancı yayınları  taklit .(çoğunlukla  çok kötü bir biçimde.)
               -Çevirdikleri kitapların hedef kitlesi olan çocukların ve gençlerin gelişim süreçleri algılama ve anlamlandırma
          düzeyleri  hakkında hiç bir bilgi birikimi  olmayan,dilimizi rastgele kullanan çevirmenlerle çalışmanın yarattığı
          sorunlar..
             -Yazın dilinin, görselliğe uygun ve ÇOCUĞA GÖRE  oluşturulamaması.
             -Hedef kitlesi çocuklar olan ürünün konu ,içerik ve iletilerinin seçiminde oluşan  korkunç karmaşa.
       Özelikle  ŞİDDET ve KORKU kültürünün oluşmasına    katkı koyan yapıtların çoğalması.
            -Bilhassa  çocuk ve gençlik dergileri aracılığıyla popüler kültürün körpe zihin ve yüreklerde yerleşmesine
        katkı koyma çabalarında artış.Dergileri uluslar arası sermayenin reklam alanı olarak kullanma.Dolayısıyla 
        çocuklarda ve gençlerde üretmeden tüketme ve tüketimin sonsuz hazzını isteme arzusunu körükleme.
         Vahşi kapitalizmin emrinde “ yap” denileni yapan, “al “denileni alan, düşünmeyi,duygularını yönetmeyi
          öğrenmemiş bencil, nevrotik, yalnız bireylerin gelişmesine uygun bir yayın politikası.
  -Yayınevi sahibinin veya sahiplerinin politik veya dini ideolojilerini didaktik bir biçimde çocuklara  aktarma çabaları.Günümüzde her çeşit politik akım kendi değerleri ve hedefleri doğrultusunda (Dünya çocuk klasiklerini bile değiştirme cesareti göstererek) binlerce çocuk ve gençlik kitabı, dergisi yayınlamaktadır.En bilimsel doğrular bile dinlere dayandırılarak çarpıtılmakta ve çocuk-gençlik edebiyatı gelecekte din temelli  yönetim anlayışına sahip bireyler  yaratmanın aracı olarak kullanılmaktadır. Yirmi birinci yüzyılda emperyalist vahşi kapitalizm özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde zihinleri işgal ederek,düşünme ve hissetme becerilerimizi küçücük yaşlardan itibaren kendi emellerine uygun bir biçime dönüştürerek yönlendirmektedir.
             Bu dönüşümün sonunda gelişmekte olan yeni kuşaklar bağımsızlık, laiklik, emeğe saygı,eşitlik, doğayı
           bütünüyle sevme, kendisi, ailesi, ülkesi için çalışma, üretimin hazzı,dayanışma gibi Cumhuriyetimizin temel
           değerlerinden gittikçe uzaklaşmaktadırlar..Mustafa Kemal Atatürk’ün en temel ilkesi olan “Yurtta
            barış,dünyada barış” için gelişen kuşakların yerini ,etnik veya dini nedenlerle birbirine düşman,şiddet yüklü,
           köle ruhlu, savaşçı kuşaklar almaya başlamıştır.
              Bu durum uluslar arası silah ve uyuşturucu tacirlerinin sermayelerine sermaye katmaktan başka hiçbir işe
         yaramayacak ve genç cumhuriyetimizin temelleri  sarsılacaktır.     
            -Yayıncılık sektörünün kurumsallaşamaması ve Korsan yayıncılık.
 Ülkemizde gerek yasalar,gerekse  çalışanlar ve sermaye açısından yayıncılık henüz sağlam temeller üzerine oturabilmiş bir sektör durumunda değildir.Bu kuralsızlığa rağmen piyasaya her gün yeni yayınevlerinin katılımı,küresel sermaye ile ortaklıkların gelişmesi ve bandrol  yasasına rağmen korsan yayın sorununun çözülememesinin yarattığı sorunlar birbirini doğurmakta,birbirine eklenerek yeniden üremektedir.
         -Fiyat politikalarındaki tutarsızlık.
           Yayınevinin misyonuna,sermaye ve rekabet gücüne ,ürününün kalitesine,ekip   yapılanmasına ,bürokratik
        ilişkilerine, ahlaki değerlerine ve pazarlama taktiklerine bağlı olarak çok değişen kitap ve dergi fiyatlarının
        tüketiciyi yanıltmasından kaynaklanan sorunlar.
 -Dağıtım ve pazarlama sistemlerindeki yapılanma.
 Sattığı malı tanımayan pazarlamacılar ,kitapevi çalışanları, okullardaki bazı yöneticiler,müfettişler veya öğretmenler,camilerdeki bazı imamlar aracılığıyla pazarlama ve promosyon sistemlerinin yarattığı sorunlar hem nitelikli kitapların çocuklara ve gençlere ulaşmasını engellemekte,hem de yeni sorunların doğmasına neden olmaktadır.
        -Haksız rekabet
        MEB ve Kültür bakanlığıyla iyi ilişkiler içinde olan yayınevlerinin 100 temel eser olayında çok açık bir biçimde
      gördüğümüz gibi pazara egemen olmasının doğurduğu sorunlar.
          Özerk çalışan yayınevleriyle,MEB ve Kültür Bakanlığı yayınevleri arasında,yine özerk yayınevleriyle arkasına
       büyük holdinglerin bankalarını, vakıflarını almış olan yayınevleri arasındaki haksız rekabetin doğurduğu sorunlar.
           Sorumlu çocuk ve gençlik yayıncılığının gereği olan uzman kadroyla  (Çizer,   metin yazarı, mütercim, pedagog,
        eğitimci, editör, grafiker) ve kaliteli malzemeyle çalışmanın gittikçe zorlaşması sorunu.
           Çocuk ve gençlik edebiyatı piyasasında liberal  ekonominin   temel  değerlerini genç zihinlere aktaran  yayın
        politikalarının yaygınlaşması tehlikesi.   
         
         -Çocuk kitabı yazarlarının ve çizerlerinin emeğine saygısızlık.
         Yazara ve çizere  ısmarladığı eseri basmaktan son anda vazgeçen,
          Küçük değişiklikler yaparak sözleşmesi bitmiş yayınları durmadan basan
          kendi yazarına korsanlık yapan,
         Yazarıyla mahkemelik olmuş (üstelik ilerici geçinerek),
         Yazarın ya da çizerin telif haklarını vaktinde veya hiç  ödemeyen,
         Yazarlarını bir sandviç karşılığında okul okul dolaştırarak yapılan satıştan  hiçbir pay vermeyen, üstelik bin bir
        çeşit okul yöneticisiyle muhatap edip, çok kırılabilecekleri ortamlardan koruyamayan, yaratıcılarına ve yaratıcılığa 
         saygısız yayınevlerinin yarattığı  sorunlar.
        Bu sorunların sonunda kaliteli çocuk edebiyatçılarındaki motivasyon düşüklüğü.

         

    -Türü ne olursa olsun çocuklara sunulan her çeşit edebiyat yapıtında  görsel  anlatım sorunları :
Ø  Kitap boyutlarının hedeflenen yaş grubuna uygun seçilmeyişi.Küçük yaştaki çocuklara büyük boyutlu kitapların yapacağı olumlu etkinin farkında olamayış.
Ø  Kitap kapağı:
Rastgele  ve karmaşık hazırlanma.
Kapak da kullanılan renklerin uygunsuzluğu.
Kapak resmi ile kapaktaki yazının uyumsuzluğu.
Kapak da resim ya da fotoğrafla anlatılanın,kitabın içeriğiyle farklılığı..
Çocukların artık kanıksadığı çizgi film jeneriği tarzında kapaklar.
Kapak kağıdının yanlış ve özensiz seçimi.
Kapak sırtında boşluk.
Kapak yazılarında çocuksu olmak özentisiyle yapılmış dil kurallarına aykırı yazılar.(ters harfler gibi)
Kapağa ,yazar ve yayınevi isimlerinin gereğinden fazla büyük,ya da küçük yerleşmesi.
Kitabın hangi yaş grubuna seslendiğinin belirgin olmayışı.
Arka kapak da çocukların ilgisini dağıtacak uzunluk da yazar özgeçmişleri, ya da kitap hakkında yazılanlar.
Kötü ve dayanıksız ciltlemeler.
Ø  İç resimleme:
Resimlerin kitaba uygunsuz yerleşimi.Konu ve kurgu ile resimler arasında kopukluk.(anlatımdan önce veya sonra.)
Resimlerdeki karakterlerin,mekanların anlatılanlara uymayışı.
Kullanılan renklerdeki uyumsuzluk.Renklerin çocukların psikolojik gelişimlerine yaptığı etkiler hakkında bilgisizlik.
Çizimlerin birbirine benzerliği.
Çocuk kahramanların yüz ifadelerinde standart bir çizim.
Çocuk ve yetişkin kahramanların ,giyim kuşamlarında aynılık.
Karikatür,resim arası  ama ikisi de olamayan illüstrasyonlar.
Karmaşık , renksiz ,çocuk dünyasına yabancı karanlık çizimler.
Çok klasikleşmiş bebeksi çizimler.
Ø  Yazı tasarımı ve karakter seçiminde,.satır  uzunlukları,satır araları,kelimeler ve harfler arasındaki boşluk seçimlerinde, hedeflenen yaş grubuna uygunsuzluk.
Yazı ile fon arasındaki estetikten uzak yerleştirme.
Ø  Kullanılan baskı tekniklerinde özensizlik.
Ø  Ucuz maliyet uğruna kötü kağıt ve karton kullanımı.

       -
 ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ.
   Elbette en temel çözüm önerimiz Cumhuriyet değerlerini benimseyen bir eğitim sisteminin yeniden inşa edilmesi için gerekli siyasi yapılanmanın oluşmasıdır.
   Ancak bu bildiride anlattığımız çocuk ve gençlik edebiyatında yayınevlerinden kaynaklanan sorunların çözümü için,hiç vakit kaybetmeden yapabileceğimizi düşündüğümüz çözüm önerilerimiz aşağıda belirtilmektedir.

-Özellikle çocuk ve gençlik dergileri başta olmak üzere,ülkemiz çocuk ve gençlik edebiyatı yayınlarının içeriği,dili,iletileri,biçemleri,konuları, bu yayınlardan kuşakların nasıl etkilendiği  gibi konularda araştırmalar yapılması.
Yapılan araştırmaların kitle iletişim araçlarıyla halka duyurulması.
Kılavuz metinler hazırlanması.
Bu konuda eğitimle ve edebiyatla uğraşan STK’lara ve Üniversitelere çok iş düştüğüne inanıyorum.

-Üniversitelerimizde Çocuk ve gençlik edebiyatı ile ilgili bölümler açılması.(Eleştirmen,yazar,çizer,grafiker v.b. meslek dallarının oluşması için çabalar harcanması.)
Eğitim fakültelerinde öğretmen eğitim programlarında öğretmen adaylarına çocuk-gençlik edebiyatı ile ilgili dersler konması,öğrencide okuma alışkanlığı ve seçme yetisi geliştirme tekniklerinin öğretmenlere öğretilmesi.(Okul öncesinden başlayarak)
Mevcut yayınevlerindeki grafiker, pazarlamacı,dağıtımcı,kitapevlerindeki tezgahtar v.b. işleri yapanlara çocuk kültürü ve çocuk-gençlik edebiyatı hakkında  seminerler düzenlenmesi.STK’ların bu konuyu bir sivil toplum görevi olarak ele alması,akademisyenlerden,eğitimcilerden,pedagoglardan destek istemesi.
Çalışma alanı eğitim ve edebiyat olan bütün sivil toplum kuruluşlarında çocuk ve gençlik edebiyatının ülkemiz geleceğiyle ilgisinin öneminin vurgulanması,siyasi partilerin programlarında çocuk ve gençlik yayınlarıyla ilgili politikalarını belirtmeleri için  talep yaratacak kitleler oluşturulması.
-Anne ve babalara çocuk ve gençlerin gelişiminde kitabın olumlu ve olumsuz etkilerinin öneminin iyi anlatılması.Anne ve babayı bu konuda bilinçlendirme.
Özellikle okul Aile birlikleri ve Okul koruma dernekleri aracılığıyla bu bilinçlendirmeyi yüz yüze, somut kötü örnekleri ve iyi örnekleri göstererek yapabilmenin yollarını arama.Fuarlarda,şenliklerde geniş halk yığınlarına bu konuda bilgi aktaracak etkinlikleri çoğaltma.
Yerel ve ulusal medyadan (Özellikle televizyondan) anne baba eğitim programları talep etme.
-Çocuk ve gençlik edebiyatı yazanların ve çizenlerin haklarını koruma, kendilerini geliştirme,çok hızlı değişen çocuk ve gençlik kültürünü yakından izleme,kendi aralarında örgütlenme ve yayınları okuma eleştirme, niteliksiz yayınları bireysel veya örgütsel bazda deşifre etme gibi çok temel sorumluluklarını yerine  getirmeleri.
-Haksız rekabet karşısında gerekirse nitelikli ama küçük işletmeleri birleştirerek güçlenme.
-Annelere,babalara,eğitimcilere,medya çalışanlarına nüfusunun yüzde ellisi çocuk ve genç olan ülkemizde edebiyatı dizilerin ve çizgi filmlerin senaryoları olarak algılayan bir kuşağın hızla büyümekte olduğunun ve bu gidişin nelere mal olacağının iyi anlatılması ,medyadan nitelikli çocuk edebiyatının tanıtımı için talepte bulunan bir yetişkin bilinci yaratılması.
   Dayatmacı,listeci,ezberci zihinler ve katı yürekler yerine yaratıcı,yapıcı,sorun çözücü  zihinler ve cumhuriyet değerleriyle donatılmış barışçıl yürekler için edebiyatın hem bir bilim dalı hem de bir sanat dalı olarak çocuk ve gençlerin kimlik gelişimindeki etkinliğinin bilincinde olan,ekiplerini bu değerlere uygun   kuran  yayınevlerini (sayıları az da olsa) desteklemek.
   Bu bildiriyi yazarken önerdiklerimiz ve aklımıza gelmeyen bin bir çeşit çözüm önerisi üzerinde sürekli ve hep birlikte kafa yorarak tartışmak.Çözüm önerilerimizi yaşama geçirecek olan eylemleri başlatmak ,çocuklarımızı ve gençlerimizi layık oldukları edebiyat ürünlerine kavuşturacak  saygın yayınevleriyle ,sivil toplum kuruluşlarımızın,üniversitelerimizin ,yazarlarımızın ve eğitimcilerimizin kısacası tüm yetişkinlerin işbirliği ve dayanışma içinde olmaları birincil görevlerimizdendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder