Sonsuza kadar sağlıklı yaşa..genç kal..güzel ol…
Hepimiz biliyoruz ki YAŞAM HERKESE BİR KEZ ARMAĞAN EDİLİR:
. İnsanoğlu bebeklikten ilk çocukluk çağına (1,5 yaş civarı) geçtiği andan, ölünceye kadar, doğal olarak kendisi için en sağlıklıyı, en iyiyi, en güzeli,en rahatı, en sevinçliyi yaşamak ister. Ancak armağan edilen bu yaşamı dilediğimizce yaşamak yalnızca bizim edimlerimize bağlı değildir. Nerede doğduğumuz, genlerimizle getirdiklerimiz, içinde bulunduğumuz kültürün ekonomik iklimsel ve geleneksel koşulları, cinsel kimliğimiz ve daha pek çok neden kısacık ömrümüzü belirler.
Dünya tarihi göstermiştir ki halkları yöneten ERK-EK egemen az sayıda insan, kendi yaşamlarını harika bir armağan olarak yaşabilmek için , doğayı ve doğanın en değerli parçası olan çok sayıda insanı egemenlikleri altına alarak vahşice sömürmüşlerdir.
Günümüzde dünyayı yöneten uluslar arası küresel sermayenin insanları sömürmek için yeni taktiği ,toprak işgal etmek yerine, zihin işgal etmektir.Yaklaşık elli yıldır,gelişen iletişim teknolojisinin de desteğiyle zihinler işgal edilmiş,yönetilenler de yeni davranışlar bütünü oluşturulmuştur.Yönetenlerin ‘yap’ dediğini yapan,’tüket’ dediğini tüketen bireyler yeni masallarla avutulmaktadır.
Önce çeşitli hazır yemek zincirleriyle , alışkanlık yapan colalı içeceklerle,genetiği bozulmuş yiyeceklerle,sanayi atıklarıyla bozulan hava ve suyla, insanların sağlığını bozup, bol bol şişmanlatan, kanseri yaygınlaştıran, stresten kalp krizi geçirenlerin sayısını her geçen gün katlayarak artıran Küresel sermayenin yeni ve cazip afyonu ;
SONSUZA KADAR SAĞLIKLI YAŞA,GENÇ KAL, GÜZEL OL…masalıdır.
Bu masala insanları inandırmak için sermaye bütün olanaklarını kullanmaktadır.Taktikler aslında çok basittir.Daha çocukluk çağından başlayarak Barbie bebeklerle, Hymenlerle kadın ve erkek bedenleri içselleştirilmekte,bedensel olarak zarif,zayıf, beyaz, kadınlar, kaslı, uzun boylu, güçlü erkekler ideal olarak zihinlere kazınmaktadır.Oyuncaklar ona göre üretilmekte, çizgi filmler,pek çok çocuk kitabı, iyi kahramanlarını bu tiplemelere göre yaratmaktadır.Ulusal ve uluslarası yakışıklı erkeklerden, güzel kadınlardan seçilmiş ‘uzman’lar yaratılmakta,bütün medya aracılığıyla uzmanların öğütleri yayılmaktadır.Bu uzmanlar reklamlarda boy göstererek ürünler tanıtmakta, ürünler taksitle satış, internetten satış,eve servis, toplantılar düzenleyenlere primli satış v.b. yöntemlerle yaygınlaştırılmaktadır.
Eczaneler de ilaçtan çok güzellik ürünleri, mucize diyet ürün setleri,hatta mucize gençlik aşıları rafları doldurmaktadır.Uzmanların önerdiği mucize otlar günümüzde aktarları zengin etmekte, altenatif tıp adı altında yeni tip uzmanlık alanları yaratılmaktadır.Kadın dergilerini n ve televizyonlardaki kadın programlarının içeriğinin yarısından fazlası, gençlik ve güzellik hakkındaki öğütlerle ve reklamlarla dolmaktadır.Mobilyasından giyimine,sporundan, yemeğine ,dostluk duygularından, arabasına kadar gündelik yaşamı belirleyen hemen her şey için reklamlar ,genç ve güzel kalmak, uzun yaşamak, masalına göre yapılandırılmaktadır.Neredeyse her mahallede gençler için, kadınlar için, erkekler için, çocuklar için,yaşam koçluğu merkezleri açılmaktadır.Verilen öğütlere genel olarak baktığımızda kısaca;
-Düzenli ve çeşitli beslenme .Kişiye özel diyetler uygulama.
-Sürekli ve düzenli sağlık kontrolü,her çeşit ölçümü yapan testleri ihmal etmeme.
-Olumsuz düşüncelerden uzak kalma,strese ve depresyona karşı kendini koruma,
-Mutluluk ,huzur ve dinginlik içinde yaşamı sürdürme
-Düzenli uyku
-Entelektüel düzeyi yükseltme..
-Her türlü bağımlılıktan uzak durma
-Çevresel kirlikten ve radyasyon etkisinden kaçınma..
-Bol su içme..
-Cilt yapısına uygun ürünler kullanma..
-Hareket, tüm uzmanların ortak önerileridir.
Neredeyse her dört yetişkinin işsiz olduğu, işi olanların büyük bir kısmının asgari ücretle ortalama dört, beş kişiyi çoğunlukla zeytin ekmekle, ya da bulgur çorbasıyla beslediği, gecekondularda barındırdığı, kalabalık sınıflarda okuttuğu , sağlık sisteminin hızla özelleştiği, yapılan testlerin maliyetlerinin her geçen gün arttığı, kentlerimizin hava kirliğinden nefes alınamaz hale geldiği, içme suyu bile olmayan köylerimizin varlığı, kendi suyunu en pahalı içen ülkelerden birisi olduğumuz gerçeği, bol bol reklamı yapılan güzellik ve diyet ürünlerinin (nelerden yapıldığının bilinmemesi ayrı bir konu ama) fiyatlarının fahişliği arasında halkımız bir yandan vahşi küresel sermayenin masalına inanarak bol bol uyumakta, bir yandan da bütün yasaklamalara rağmen olumsuz düşüncelere karşı kendisini sigaranın, esrarın dumanında boğmaya devam etmekte.
Halklar küresel sermayenin masallarını dikkatli okuyup dinlemeyi , kendi emeğine saygı duymayı, uzak kalmasının öğütlendiği her çeşit şiddeti ve stresi doyumsuz vahşi sermayenin ve onların güdümlediği yöneticilerin yarattığını öğreninceye kadar, bu masallar sürecek, yeni masallar yazılacak.
Oysa yaşam hepimize bir kez armağan edildi. Şimdi her masala inanmaktan vazgeçip ,elele, yürek yüreğe ,akıl akıla vererek sorgularsak, bizleri kandıranlara hesap sorarsak, insan olmaktan kaynaklanan, beslenme, barınma, kendini ifade edebilme, sağlığını koruyabilme,okuyabilme, iş bulabilme gibi en temel haklarımızı talep edebilirsek sonsuza kadar olmasa bile, bu yeryüzünde yürekleri ve akılları genç, üretken, sevgi dolu ,huzurlu ve güzel insanlar olarak yaşayabiliriz.
Nevzat Süer Sezgin
Eğitimci-yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder