Fırsat buldukça katıldığım İzmir Küçük Millet Meclisinin düzenlediği toplantılardan Barış süreciyle ilgili olanların ikisine katıldım. Çeşitli sivil toplum örgütü temsilcilerinin davet edildiği toplantılarda otuz yıldır süren savaşın bitmesi umudunu taşıyan başka insanlarla olmak, süreç hakkındaki kaygılarımın diğer davetliler de ve Akil insanlarda da olduğunu görmek beni rahatlattı. Ama beni en çok mutlu eden toplantılarda yaşadığım ilkeli demokratik ortamdı. Barış ve demokrasinin, birbirinden ayrılmaz, bir ibrişim ipi gibi sarmalanmış iki kavram olduğunun farkında olan, en küçüğünden, en büyüğüne kadar tüm demokratik taleplerinin ölümlerin olmadığı bir ortamda gerçekleşebileceğinin bilinciyle akil insanlara sorulan sorular ve yapılan yorumlar üç darbe görmüş yaşlı yüreğimi umutlandırdı.
İzmir kMM’i, Belediyeler Hepimizin, Kimse kimsenin Yerini dolduramaz, Eşit yakınlık, Vekil-Müvekkil Buluşması, Diyalog=Konuşmak+Dinlemek, Önyargılar Giremez, Üzüm Yemek ilkelerini yaşama geçirerek düzenlediği toplantılarla demokratik davranış ve düşünce biçiminin okulu işlevini görüyor.
İzmir Konak Belediyesiyle işbirliği yapılarak kullanılan Türkan Saylan Kültür merkezindeki salonda toplantı yönetilirken ilkelerden asla taviz verilmiyor. Demokratik bir toplumda yaşayabilmek için gereken en önemli zihinsel değişimin, değişmeyen ilkelere göre düşünebilmek ve davranabilmek olduğu biliciyle, sistemli bir diyalog ortamı yaratılıyor. Herkese karşı, her çeşit eleştirinin serbest olduğu kMM toplantılarında eleştiri yapandan çözüme yönelik önerisi isteniyor.Yıllardır sadece ezberlenmiş birkaç sözcükle eleştiri yapan ama ‘Pekiyi kardeşim sen ne öneriyorsun?’ diye sorunca şaşırıp kalanlar bir sonraki toplantıya önerileriyle gelebilmeyi öğreniyorlar. Her gün televizyonlarda izlediğimiz parti liderlerinin bağırarak konuşmalarının ya da durmadan söz kesip slogansal konuşmaları alkışlayan, farklı grupların sözcülerine tahammül edemeyen izleyicilerin benzerlerini kMM toplantılarında görmek mümkün değil.
Son toplantı Akil insanlar Heyeti Ege Bölgesi grubunda yer alan Fadime Özkan’ın katılımıyla gerçekleşti. Akil insanlarla yapılan ilk toplantıda olduğu gibi Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve İşçi Partisini (İP) temsil eden 50-60 kişilik bir grup toplantı binasının önünde toplanarak ‘İzmir’in kapısı Akile kapalı’,’AKP’nin Akili, böldürmeyiz ülkeyi’ gibi sloganlar attılar.Çok hırçın ve savaşçı bir tavırla toplantıya gelenleri yuhaladılar,engellemek istediler.İçlerinden birisi salona girerek toplantının başlamaması için agresif tavırlar sergiledi.Medya bu tavırlara ilgi gösterdikçe agresyonunun dozunu yükseltti. Öyleki sahnede bayrak olduğu halde bayrak yok diye bağırmaya devam etti.
Amaaa…kMM toplantılarını uzun bir süredir büyük bir özveriyle düzenleyip, yöneten Pervin Mısırlıoğlu’nun ilkeli dirayeti, sabrı ve salondakilerin protestolarıyla önyargılarını sırtlayarak salondan çıkıp gitmek durumunda kaldı. Einstein yıllar önce ‘Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha güçtür’ demiş. Eğitim sistemimiz küçücük yaşlardan başlayarak beynimize kocaman önyargı çivilerini çakmaktadır. ’Bir Türk Dünyaya Bedeldir’, ‘Her Türk asker doğar’ gibi. Bir gün savaş karşıtı bir şeyler söylendiğinde ve yapıldığında beynindeki paslı çivileri temizleyemeyenlerin böylesi şiddet içeren davranışlara yönelmesi doğaldır. Barış ve Demokrasi mücadelesi önyargılardan arınarak, dinleyebilmekten ve konuşabilmekten, ortak kaygıları saptayıp, önlemleri almaktan ve dayanışmaktan geçer .kMM’nin toplantılarına katıldıkça İzmir’in sözde değil, akılda, yürekte ve eylemde demokratik bir kent olacağına inancım artıyor.Asıl sorunun emek sömürüsü olduğunun bilincinde olan tüm barış ve demokrasi mücadelesi verenlere saygılarımla.
Nevzat Süer Sezgin-İzmir-İzmir Net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder