MEDYA BIÇAK GİBİDİR..

 NEİL  POSTMAN   l985   yılında  Birleşmiş  Milletlere   “MEDYA   ÇOCUKLARI    KÜÇÜK  YETİŞKİNLER  HALİNE  GETİRİYOR” diye uyarıda  bulundu.
   1990 lı   yıllardan  beri  Avrupa’da,  “ÇOCUKLARIN  GELİŞİMLERİ  İÇİN  KORUYUCU  BİR  MEKANA  İHTİYAÇ DUYDUKLARI, ANCAK  MEDYA  SAYESİNDE   SOSYAL,   POLİTİK,   EKONOMİK   VE   EKOLOJİK     KARMAŞIKLIKLAR    İÇİNE  FİLTRESİZ  BİR  ŞEKİLDE  TERKEDİLDİLER.
YETİŞKİNLER   GİBİ  BU KARMAŞIKLIKLARI   ALGILAMAK  VE  HAZMETMEK   ZORUNDA KALDILAR” konusu  fark edildi  ve    çocuklar   için  T.V.nin  nasıl   kullanılması  gerektiği   üzerinde   çabalar   yoğunlaştı.

ÖZENSİZ KULLANILDIĞI ZAMAN TELEVİZYON VE İNTERNET ÇOCUK DAVRANIŞLARINDA HANGİ   BOZUKLUKLARI YARATIYOR?               
-Bazı  dizi ve Çizgi film karakterlerini  taklit
-Çekingenlik
-Mevcut  enerjisini   kullanmada   isteksizlik   ve  zorluk.
-Arkadaş  edinememe.
-Yaşamın ve  dünyanın  kötü   olduğuna  inanma.
-Derslerde  başarısızlık.Dikkat  eksikliği,konsantrasyon  bozukluğu.
-İştahsızlık veya  abur cubur  yeme.
-Aile  içi  iletişimsizlik.Aileyi  küçümseme.
-Hiçbir şeyin   düzelmeyince  inanma.
-Özgüven  kaybı
-Çevresindekilere,  özellikle  en çok ihtiyacı  olan ebeveyne,  öğretmene, ve  arkadaşa  güven  kaybı.
-Sorun  çözmede  tek yolun PARA ,  KAS,   ve   SİLAH  gücü  olduğuna  inanma.Bedensel  ya da duygusal  SALDIRGANLIK  geliştirme.Yargısız infaz  yapmaya  yatkınlık.
-Saldırganları, olağan  kabul etme.Baş edebilmek  için suskunluk, rüşvet v.b. yolları  seçme.
-Çaresizliği  kabullenme.Takım  ya da ekip  olamama.YALNIZLIK
-Cinsel   kimlik   sapmaları.
-Üstün  güçlere  inanma
-Erken ve  yanlış  cinsel  kimlik  gelişimi.
-Yaşamdan, mücadeleden  korkma.Sorumluluk almaktan kaçınma.
-İsteğini  baskı ile elde etme çabası
-Ön ergenlik ve ergenlik tepkilerinin   abartılı  yaşanması.
-Depresyon,çeşitli nevrozlar ve İntihara   yatkınlık.
-Hedef  belirleyememe.Ya da  yanlış  hedeflere  odaklanma.
-Hemen her konuda doyumsuzluk.
-Yaşamı   olduğu  gibi  kabul edememe.
.
 NELER     YAPABİLİRİZ ?

 Televizyonun   bizi,  ve  çocuklarımızı  yönetmesine   izin  vermeyip  biz  onu  yönetebiliriz.Bunun  için  bilinçlenip,  gündelik yaşantımızda aşağıdaki  tuzaklara   düşmemeliyiz.
-Akşamları  eve  gelir gelmez  hemen ve  hiçbir  seçim  yapmadan  televizyonu  açmamalıyız.
-Evin  her yerine, özellikle  çocuklar  için  riskli  bölge dediğimiz  çocuk  odasına  T.V.  koymamalıyız.ÇOCUKLAR  TELEVİZYONU   ÇİKOLATA  SEVER  GİBİ  SEVERLER.Yani  doyumsuzca ve  bilinçsizce.Yatarak  T.V. seyretmek  yetişkinler ve çocuklar  için  kolayca  bağımlılığa  dönüşmesine  neden  olabilir.Ayrıca çocuk  odasındaki T.V.leri kontrol  şansınız  azalır.
(İngilizce de  elinde  yiyecekler,ve  uzaktan  kumanda  aleti, yatarak  sürekli T.V. izleyenler   için “couch   potatoes”  yani  “Kanepe  Hödüğü” sıkça  kullanılan  bir  deyim olarak  dünyaya  bulaşmıştır.)
-Ailenin  bir araya geldiği  yemek  saatlerinde  T.V. açmamalıyız.Aile  içi iletişimi  katletmenin  en kolay  yoludur.
-Küçük  çocukların bakıcılarına, ya da yakın  akrabalara  çocuğunuzu  çizgi filmlerin  karşısına  oturtmaları için izin vermemeliyiz.Yerine  birlikte    oynayabilecekleri  oyuncaklar,boya ,  yapıştırma  kesme  etkinlikleri,  oyun  hamurları,verebilir,  kaliteli  masal  kasetleri  dinleyip, üzerinde  konuşmalarını   rica  edebiliriz..
-Programlara  bakıp, kim için?Hangi program  uygun?Ne  zaman? Ve Nasıl  seyredeceğiz? sorularını  yanıtlama  alışkanlığını, ortak  karar  verme  becerisini ailecek  geliştirmeliyiz.Bunu  yapmadan  elimizde uzaktan  kumanda  aleti  kanaldan  kanala  koşarken,  aramızda  çocuklar  olduğunu  unutmamalıyız.Zapping  alışkanlığından kurtulmak  zorundayız.Çok  mecbur  kalırsak  ancak, kablolu T.V.lerde  her  kanalı izlemesini  engelleyici  tedbirler  alarak, zapping  yapmasına izin verebiliriz.
-TAKLİT öğrenme süreci ve yöntemlerinin  çok  doğal  bir parçasıdır.Çocuklarımızın NEYİ?   KİMİ ?  NASIL?   taklit    ettiğini   iyi  izlemek ve  fikir  sahibi  olmak  zorundayız.
-Günümüz   çocuğu,  artık   büyüklerin  yarattığı  dünyaya  kuşkulu  gözlerle  bakmayı  öğrendi.Bunun  kalıcı ve davranış bozucu  kaygı ve korkulara  dönüşmemesi için, onunla  beraber olmalı, T.V.izlerken, bilgisayar da oyun oynarken, internette  siteleri  dolaşırken  konuşmalıyız.
Konuşurken  kendi  duygularımızı  kaygılarımızı, korkularımızı  içtenlikle  paylaşmalı, ve didaktik  olmayan bir tarzda, dostça bir yaklaşımla:
Gerçek  olanla—Sanal  olanı
Yakın   olanla---Uzak  olanı
Çözülebilir    sorunlarla----Kabul  edilmesi  gereken  sorunları  analiz
yetisini  geliştirmesine  destek  olmalıyız.Bu  aynı zamanda  seçme  yetisinin gelişmesine de yardımcı  olacaktır.Okulda ve evde  seçenekli düşünme becerisinin  gelişebileceği  ortamlar  yaratarak, onu dinlemeli, anlamalı ve sorun çözmesine  destek olabilmeliyiz.Temel   eğitim  çağında   SEÇME     YETİSİ   gelişmiş   bireyler, yaşam  boyu  başlarına  gelebilecek  her  tür  şiddetle ve sorunla daha  kolay  baş  edebilirler.
 -Çevre,doğa,tarih v.b. belgeselleri  izlemesini  teşvik edebiliriz.Yaşamı  savunmak  için  gösterilen şiddet  tepkisi  ile, kişilik veya  sosyal  bozukluktan  kaynaklanan  şiddet  tepkisi  arasındaki  farkı, çocuklar  bu belgeselleri  izleyerek  kolaylıkla  öğrenebilirler.Belgesel  izlerken  yanında olabilirsek, bizde çocuğumuzla     yaşamın   ve  doğanın  mucizesini yeniden  keşfetmenin  coşkusunu  yaşar ve çocuğumuza  katabiliriz.Çocuklarımıza  her  kötülüğe  ve  şiddete  karşın , yaşamda  binlerce  iyilik , güzellik  ve  yaratıcılık  olduğunu  gösterebiliriz.
-Çocuğumuzun  Medya  karşısında  hiçbir duygusunu  yargılamadan  anlamaya ve dinlemeye  çalışmalıyız.Örneğin  savaştan  korkan  bir çocuğa”Evet dünyanın içinde bulunduğu bu durum   çok  üzücü  ve  korkutucu, ben de  üzülüyor ve korkuyorum.Ama biliyorsun  değil mi?SEVİNÇLER    PAYLAŞILINCA BÜYÜR. ÜZÜNTÜLER  PAYLAŞILINCA   AZALIR   VE  DAHA  KOLAY  ÇÖZÜM  ÜRETİLEBİLİR.Duygularımı  seninle  paylaşmak  bana  iyi geldi.İyi ki  varsın”  deyip,.Sarılabiliriz..                                                           
    -Bilgisayar  oyunları  seçerken  yanında  olup  katkı  koyabiliriz.
    -Bilgisayar  oynama, internette  gezme, T.V. seyretme  saatlerine  sınır koymalıyız.
     Onda  işinin  öğrencilik  olduğu ve eğlenmenin  okulla  ve evle ilgili  sorumlulukları  yerine  getirdikten  sonra  hak edilebileceğinin  bilincini  yerleştirmeliyiz. Bu bilincin yerleşmesinde okuluyla sürekli bir işbirliği içinde olmalıyız.
  -  Çocuğumuzun  önünde  kitap okuyarak örnek olmalıyız..Hafta  sonları için T.V.ve  bilgisayar  yerine  ailecek  uygulanabilecek  alternatif  programlar  yaratabiliriz.
   -6 yaşın  ikinci  yarısından  başlayarak T.V. izlerken teknik  temel  bilgileri  ona  katabiliriz.Efektler, görüntüler, ses düzenleri, reklamlar  gibi.
     -KENDİMİZE    BAKARAK  NASIL   BİR  MODEL  OLDUĞUMUZ    KONUSUNDA    ÖZELEŞTİRİ    YAPABİLİRİZ.VE   ÇOCUKLARIMIZ   İÇİN  GELİŞEBİLİRİZ.
                          
EN       KÖTÜ      ŞEY       KÖTÜLÜĞÜN      SIRADANLAŞMASIDIR.”
          Arient’in   bu  sözü   günümüz  dünyasının   tanımına  uymaktadır..Kötülük  çocuklarımızın  kaderi  olmayabilir.Çocuklarımızın eğitimi hangi meslekte olurlarsa olsunlar tüm yetişkinlerin sorumluluğundadır.Bu nedenle Şiddet pompalayan Medya kuruluşları karşısında hep birlikte yapabileceklerimiz daha da değerli ve önemlidir.

ü  Çocuklarımız  için, her  yetişkinin  Medyayı  sorgulama  ve  yönetme sorumluluğu  olduğu ,  bilincini  toplumsal  yaşamımızdaki  herkese  yayabiliriz.
ü  Çocukların  uyanık  olduğu  saatlerde  şiddet   içeren  görüntülerde  ısrar   eden  kanalları, telefonla, imza  toplayarak, seyretmeyerek, okul  aile birlikleri ve diğer sivil toplum kuruluşları, sivil girişim grupları  olarak  ziyaret  ederek   uyarabilir, gerekirse  protesto  edebiliriz.Kendi  aramızda  medya  izleme  komiteleri  oluşturabiliriz.
ü  Çocuk  programlarının   hazırlanmasında  mutlaka  uzman  görüşü  alınmasını  Medyadan  ısrarla   talep  edebiliriz. Şiddet  içeren  ucuz Amerikan, ve  Japon  yapımı  Çizgi  filmleri  protesto  edebiliriz.
ü  Bazı  programların  hemen  kaldırılmasını talep  edebiliriz.
ü  Çocukları araç ve amaç olarak kullanan reklamları iyi izleyip zararlı olanları protesto edebiliriz.
ü  Filmler, diziler,haberler  v.b.  programların kesilerek  şiddet  içeren  programların  reklamlarının   yapılmamasını    talep  edebiliriz.
ü  Şiddet  görüntülerinde  ısrarcı  kanallara, gazetelere  v.b. medya  organlarına   reklam  verilmemesi  için      dünyasına   talepte  bulunabiliriz.
ü  SİVİL    TOPLUM   ÖRGÜTLERİYLE   İŞBİRLİĞİ  İÇİNDE  BU BİLİNCİ YAYABİLİRİZ.
ü  Bu  konuyu  önemseyip  yeni  ve  şimdi  aklımıza  gelmeyen   etkili     yöntemler  yaratabiliriz.
KİRLİ, YALNIZCA TÜKETİME DAYALI,  ŞİDDET  İÇEREN ,   VAHŞİ  VE  ÜMİTSİZ  BİR  YAŞAMA   ÇOCUKLARIMIZI    MAHKUM   ETMEYEBİLİRİZ
 Unutmayınız!..
           MEDYA    BIÇAK  GİBİDİR.
                              EKMEKTE   KESEBİLİRSİNİZ.
                                      ADAM DA   ÖLDÜREBİLİRSİNİZ.
                                                                                          

                                                                               H.  Nevzat   Süer    Sezgin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder