Zengin, yoksul, genç, yaşlı,
kadın, erkek hepimizin yaşam boyu en değerli varlığı şüphesiz ki
çocuklarımızdır.Ve hepimiz elimizden geldiğince çocuklarımızın sağlıklı
gelişmeleri için gereken her çeşit
ortamı, aracı, gereci, ilişkileri sunmaya çabalarız.Hemen hemen tüm
yetişkinlerin en içten dileği, çocuklarını;
evrensel düşünebilen, yaratıcı, sorun çözebilen, kendisinden memnun,
başkalarına saygılı,iletişim becerisi gelişmiş,beden ve ruh sağlığı iyi, başarılı,
barıştan yana, sorumluluklarının bilincinde davranabilen, demokratik bir
kimliğe sahip yetişkinlere
dönüştürmektir.
Ancak çocuk denilen varlık anne karnına düştüğü andan, yetişkin oluncaya kadar sürekli öğrenerek gelişmekte olan bir varlıktır.Bu gelişim onun aldığı eğitime, ona sunulan araç ve gereçlere, ona gösterilen ilgiye, onun yaşadığı toplumsal değerlere ve insan ilişkilerine bağlı olarak şekillenir. Kısacası çocuklar yaşantılarının onlara sunduklarını YAŞAYARAK öğrenirler.Çocukluk çağındaki öğrenmeler (9 yaşın sonuna kadar), gelecekte ki yetişkin kimliğinin yüzde yetmişlere varan bölümünü yaratır.
Ancak çocuk denilen varlık anne karnına düştüğü andan, yetişkin oluncaya kadar sürekli öğrenerek gelişmekte olan bir varlıktır.Bu gelişim onun aldığı eğitime, ona sunulan araç ve gereçlere, ona gösterilen ilgiye, onun yaşadığı toplumsal değerlere ve insan ilişkilerine bağlı olarak şekillenir. Kısacası çocuklar yaşantılarının onlara sunduklarını YAŞAYARAK öğrenirler.Çocukluk çağındaki öğrenmeler (9 yaşın sonuna kadar), gelecekte ki yetişkin kimliğinin yüzde yetmişlere varan bölümünü yaratır.
Çocuk gelişimi bilişsel, duygusal,
bedensel, sosyal ve dilsel boyutlarda, kendi aralarında girişik ve paralel bir
ilişkiyi içeren süreçlerden oluşur.Bir boyuttaki gerileme ya da ilerleme diğer
boyutları etkiler.Çocuğun çevresindeki her olay, her varlık, her ilişki, onun
farklı boyutlarda gelişmesine katkı koyar.Örneğin; doğru beslenme çocukların
yalnızca bedensel olarak sağlıklı olmalarını değil, dil, duygu, sosyal ilişki ve
düşünme becerilerinde de gelişmeyi sağlar.Tüm insanlar gibi çocuklar da
duyularıyla öğrenirler.
Çocuk penceresinden bakılınca
günümüz dünyası alabildiğine zengin, ama bir o kadar karmaşık bir öğrenme
ortamıdır.Bir yanda, bin bir çeşit yiyecek, giyecek, bin bir çeşit oyuncak, bin
bir çeşit olay, bin bir çeşit kitap, diğer yanda savaşlar, ölümler, doğal
afetler, açlıklar, yoksulluklar.
Bir yanda doğruluk dürüstlük, çalışkanlık,
gibi erdemler, diğer yanda paranın, silahın ve kasın gücüne olan tapınma.Çocuk
intiharlarının, çocuk bombacıların, çocuk depresyonlarının katlanarak arttığı
günümüz çocuk kültüründe bu karmaşanın payı büyüktür.
Bence günümüzde çocuk edebiyatı hiçbir zaman olmadığı kadar
önemli bir eğitim aracına dönüşmüştür.Sorumluluğu ve görevi her zamankinden
büyüktür;çünkü Lukens’inde dediği
gibi“Edebiyat, okurda, yaşamın bir bütün ve anlamlı olduğu duygusunu yaratır.”
Çocuklarımıza yaşamın bütünlüğünü, anlamını
ve güzelliğini öğretebilmek, onları yaşama sağlıklı bir gelişimle hazırlayabilmek
için, edebiyat hiç vazgeçemeyeceğimiz ve çok özenli bakmamız gereken bir sanat
ve bilim dalıdır.
Ancak bu çok değerli sanat ve
bilim alanı, çocuk boyutunda bir dizi sorunu içinde barındırmaktadır.Ülkemizde
çocuk edebiyatı yıllardır inanılmaz bir aldırmazlıkla başı boş bırakılmış,
adeta yok sayılmıştır.Her yıl 23 Nisan’larda “Çocuklar en değerli
varlığımızdır, çocuklar yarınımızdır” desek de;çocuklarımızı doğrudan eğiten
edebiyat alanı görmezden gelinmiştir.Ne zaman ki tüketim kültürünün doğal sonucu
olarak çocuk kitaplarının kolay satılan bir ürün olduğu fark edilmiş, işte o
zaman yayın anlamında bir patlama ile karşılaşılmıştır.Bu patlama zaten mevcut
olan Çocuk edebiyatı sorunlarını, bir sorunlar yumağına dönüştürmekte
gecikmemiştir.
Bana göre çocuk edebiyatında
ki sorunların temel nedeni, çocuğa
kitapları sunan yetişkin dünyasının ÇOCUK KÜLTÜRÜNÜ TANIMA EKSİKLİĞİDİR .
Çocukluk nasıl bir süreçtir?
Çocuk gelişimi nedir? Nasıl oluşur?
Hangi süreçlerden geçer? Çocuklukta alınan travmalar, yetişkin olunca
nelere dönüşür? Çocuklukta kazanılan doğru davranışlar nasıl yetişkinler
oluşturur? v.b.bir dizi soru ve yanıtları... yaklaşık 50 yıldır
önemsenmemektedir.
Elli yıl önceki çocuklar, yaklaşık
yirmi, yirmi beş yıldır ülkemizde
yönetenler veya yönetilenler olarak yaşamlarını sürdürmektedirler,
Dolayısıyla bu temel nedenin doğurduğu sorunların bir çok yan nedenleri
kendiliğinden oluşmuş ve adeta kemikleşmiş, yeniden yapılandırılması çok zor
bir hale gelmiştir.İlk akla gelenler eğitim sistemimizin kendisi, aile
yapıları, toplumsal nedenler, yayınevleri, yazarlar, ressamlar, kitap evleri, edebiyat
dergileri, gibi başlıklar altında irdelenmelidir.
Ülkemizde yaşanan pek çok sorunda
olduğu gibi çocuk edebiyatı sorunlarında da, sebepler sonuçları, sonuçlar
sebepleri besler.Bu da karmaşık bir sorun yumağı oluşturur.Çocuk edebiyatı
alanında pedagojik formasyon sahibi, çocuk kültüründen haberdar eleştirmen
yokluğu sorunların yok sayılmasını sağlamaktadır.Bu gün çocuk yazınında
karşımıza çıkan fiyat, pazar, görsellik,
konu, sözcük seçimi ve tümceler, düzeye uygunluk, anlatım, ileti ve dil
sorunları çocuklarımızın gelişiminde bir kısır döngü yaratarak kendini tekrar
etmekte, kuşakların kimlik oluşumunda adeta bir çığ etkisi yaratmaktadır.
Jodge Luis Borges “İnsanın türlü
araçları arasında en şaşırtıcı olanı, hiç kuşkusuz kitaptır.Mikroskop ile
teleskop, görme yetimizin uzantısıdır.Telefon sesin uzantısıdır.Saban ile kılıç
insan kolunun uzantısıdır.KİTAP İSE BAMBAŞKA BİR ŞEYDİR.İNSAN BELLEĞİ İLE DÜŞ
GÜCÜNÜN UZANTISIDIR” diyor.
Türü ne olursa olsun biz yetişkinler tarafından yazılan, basılan,
resimlenen, dağıtılan, her çeşit çocuk edebiyatı ürünü çocuklarımızın düşlerini
yok etmemek, tersine beslemek durumundadır.Yetişkinlerin belleği ile çocukların
düşlerini birleştirebilen çocuk edebiyatı eserlerinin ölümsüzlüğü
bundandır.Çünkü insanın diğer canlılardan en büyük farkı düş kurabilme
özelliğidir.
Tüketim kültürü bütün silahlarıyla çocuk kültürünü yok
etmekte; dolayısıyla insanlığın düşlerini çalarak, dilini bozarak, sermayenin
düşlerini silahla, şiddetle, kanla
gerçekleştirecek bireyler yaratmak için edebiyat gibi, sinema gibi en etkin
sanatları kullanmaktan sakınmamaktadır.
Bize düşen sorunlarımızı tek tek
ele alıp, nedenleri ve çözüm önerilerimizle birlikte önce tartışmak, sonra bu
günümüz ve yarınlarımız için uygulamaya koymaktır.Unutmamalıyız ki sorun nerede ve nasıl olursa olsun çözüme
giden yol, sorunun varlığını kabul etmekle başlar.
Edebiyat
dünyamıza gelir gelmez bana göre en acil sorunlarımızdan olan .birisi olan;
Çocuk edebiyatına sayfalarını ayıran LACİVERT dergisi kurucu ve çalışanlarını
kutluyor, yayın yaşamlarında başarılar dileyerek, kendi adıma, çocuklar adına
teşekkür ediyorum.
Nevzat Süer Sezgin
Eğitimci
(Lacivert dergisinde yayınlanmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder