İzmir’ de BAHAR,
BAHAR ' da kelebekler, kuşlar, kediler, köpekler, solucanlar, bebekler, çocuklar, genç kızlar, delikanlı oğlanlar, kadınlar, erkekler, yaşlılar, menekşeler, laleler, petunyalar, lar..lar..lar...
İzmir’de Bahar yalnız BİR AY KADAR...
İZMİR’linin yüreğinde bir garip TELAŞ..
Her şey KIŞKIRTICI
HERKES kışkırtılmaya hazır.
Herkes KIŞKIRTMAYA teşne..
İzmir’liler sokaklarda dolaşmak, güneş altında uzanmak, işe gitmemek,papatya tarlalarında yuvarlanmak,sahilde birasını yudumlamak, sevdiğine sarılıp aylak aylak dolaşmak, sirtaki oynamak,halay çekmek ister gibi...
Gözlerde pırıltı, adımlarda coşku, seslerde yükselme, yastıklarda düşler var..İZMİR’deBahar var.
İzmir İzmir dergisine uzunca bir süredir yazamadım.İçimden yazmak geldiği halde.Toplantılara da katılamadım, her Çarşamba planladığım halde.Malum hayat gailesi...
Bu gün bilgisayarın başına oturduğumda kafamda sizlerle paylaşmak istediğim bir sürü konu vardı. Ammaaaa... “İzmir’i papatyalar sarmış,ah bir görebilsen!” diyen ,telefondaki sese verdiğim “Nasıl çıkabilirim, çok işim var.Ne ömür adamsın işi gücü bırakıp yollara mı düştün?” diye hiç düşünmeden verdiğim yanıt.
Sonra ...birdenbire içime dolan canlılık ve neşe, bir telefonla gelen yaşam sevinci, bir telefonun ucundaki papatya cümbüşü ve kokuları, kafamdaki bütün hüzünlü konuları bir yana attı.
KIŞKIRTILDIM, ciddi şeyler yazmaktan vazgeçtim.
İzmir’e Bahar gelince;bilmem sizde de böyle oluyor mu?
Kışkırtılmaya teşne yüreğiniz aklınızı çeliyor mu?
Yasakların ürpertisi ,özlemlerinizin sıcaklığı içinde eriyor mu?
Soğumuş, içine dönmüş kimliğinizi, bir günlük ömrü de olsa, şu uçan kelebek ısıtıyor mu?
Yaşınız kaç olursa olsun,bitmiş aşklarınızın hüznüyle,düşlerinizin peşinde koşma arzunuz beyninizi sersemletiyor mu?
Kendinizi çocuk gibi heyecanlı ,kıpır kıpır hissediyor musunuz?
Umudun ve heyecanın bedelinin çok ağır olduğunu bildiğiniz halde ,gelsin ruhunuzu ve bedeninizi sarsın diye bekliyor musunuz?
Umudun ve heyecanın bedelinin çok ağır olduğunu bildiğiniz halde ,gelsin ruhunuzu ve bedeninizi sarsın diye bekliyor musunuz?
Hayata kendi sesinizi katmak için çırpınıyor musunuz?
Evet diyorsanız..LÜTFEN!
Hala birazcık vakit varken,
Bütün taşlar çürümemişken,
Henüz bombalar başımıza yağmıyorken,
Hala maaşlar ödeniyorken,
Başörtülü ve başörtüsüz kadınlar aynı hastanede doğurabiliyorken,
Henüz Uyuşturucu satışları ilkokul kapılarında başlamamışken,
6-7 yaşındaki çocuklarımız bazı Asya ülkelerindeki gibi fuhuşa bulaşmamışken,
Henüz her yaşta , her insan silahlanmamışken,
Hala dostluk, arkadaşlık, dürüstlük, sevgi, paylaşım, vefa kavramlarını temsil eden insanların soyu tükenmemişken,
Henüz topraklarımızda papatyalar açarken,
Yakanıza bir gül takın.
Lütfen papatya toplayın, sevdiğinizin başına taçlar yapın,sevginizle kendinizi taçlandırın.
Başınızı kaldırın ve çevrenize bakın, durduğunuz yerde biraz kıpırdayın,
Lütfen yeni başlangıçlar yapın,
Yeni insanların, yeni ülkelerin ellerinden tutun.
Sakın Kışkırt(ıl)mayın..
Sadece bir kerecik İnanın!
İnsan ölmeyi ve öldürmeyi öğrendiği gibi, yaşamayı ve yaşatmayı da öğrenebilir.
İnanın ,İnsan isterse öğrenebilir.
Hadi biraz cesur olun.Kendinizi bırakın.İzmir’de Baharın sizi KIŞKIRTMASINA izin verin.
Ve lütfen!
Unutmayın İzmir’de BAHAR kısadır.
Nevzat Süer Sezgin
KIŞKIRTMAK:Bir kimseyi, bir topluluğu sürüp giden kurallara karşı, sonradan ağır sonuçlar doğurabilecek bir eylemde bulunmaya yönlendirmek.
KIŞKIRTILMAK:Kışkırtanın eylemine katılmak.(Türkçe sözlük.Ali Püsküllüoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder