Bu gün sekiz mart. Bu gün
Uluslararası EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ.
Bu gün ‘Emekçi Kadınlar günü’.Ama
ne yazık ki çoğunlukla ‘dünya kadınlar günü’ diye kutlanıyor. Bir kaç yıldır
başta bankalar ve kozmetik ürünleri pazarlayan şirketler olmak üzere parayla ilişkili tüm kurumlar yavaş yavaş bu
günün anlam ve önemini yok edecek davranışlara hep birlikte giriştiler. Zihinlerden
‘emekçi’ kavramını silerek sadece ‘kadın ve kutlama’ kavramlarını yerleştirmek
için birbirleriyle yarışa girdiler. Bu yıl gene hepimizin cep telefonlarına
‘dünya kadınlar günü nedeniyle 500 TL lik alışveriş yapınca 25 TL indirim hakkı
kazandınız’ gibi iletiler bol miktarda geldi. Vitrinlerin camlarında sevgililer
gününde, anneler gününde olduğu gibi erkeklere hitaben yazılmış, dünya kadınlar
gününde satın alınabilecek armağan listeleri asıldı. Gene dünya kadınlar günü
kutlamaları için bazı kadınlar lüks meyhanelerde yerler ayırtıp erkekler gibi
eğlenme planları yaptılar. Erkek dansöz bulunan lüks otel programları çabuk
müşteri buldu. Politikacılar meydanlarda kadınlara kırmızı eşarplar dağıttılar.
Televizyonlarımızda emekçi kadınların yaşamları, özlemleri, sorunlarıyla ilgili
hiçbir programa rastlamadık. Birkaç
istisna dışında hemen hemen bütün gazetelerimiz kadının kutsallığından söz
etti, şiddete ve sömürüye karşı duran kadınların yaptıkları eylemler görmezden
gelindi. Sonuç olarak kapitalizm bir kez daha anlamlı bir direniş gününü önce zihinlerde,sonra davranışlar
da yönlendirerek,kadını başka bir biçimde metalaştırarak yeni piyasalar
yaratmaya koyuldu. Ne yazık ki pek çok kadın örgütü bile ‘uluslar arası emekçi
kadınlar günü’ tanımını egemen söylemle , yani ‘dünya kadınlar günü’ diye
kullanarak basın bültenleri hazırladı. Bu yanlış ve eksik kullanıma farkında
olmadan alışıldı.
Emekçi kelimesi bu ülkeyi
yönetenleri her zaman ürküttü.Osmanlı’dan beri yönetenler emekçi ile emekçi
olmayan kişiler arasındaki yaşam biçimi, düşünme biçimi, direnme biçimi
arasındaki farkların, fark edilmesinden , hiç hoşlanmadılar. Asıl özgürlüğün
ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini bilen ERK-Ek egemen zihinler Desa grevindeki Emine Aslan gibi
kadınların çoğalmasına karşı bütün silahlarını kuşandılar. Dünyayı yönetenler
küresel vahşi kapitalist sistemin her çeşit şiddetine en çok muhatap olan
kadınların, emek-sermaye çelişkisini ve sömürü düzenini anlamalarından,
evlerinin içinden çıkıp militarizme,sendikasızlığa, güvencesiz çalışmaya, seks
işçiliğine, her alandaki kapalı ve açık erkek tacizine ,yoksulluğa, her çeşit
savaşa karşı durmalarından şimdi , tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar
korkmaktalar. Çünkü küresel kriz
çıkmazındalar. Çünkü dünyanın en büyük sorunu işsizlik ve yoksulluk her gün
katlanarak artmakta.
Kadından yana yasaları daralttılar.
Siyasette kadının sesini yok ettiler. Tıpkı 12 Mart’lar,12 Eylül’lerle yok
ettikleri emeğin sesi gibi. Onlar EMEK ve KADIN
kelimelerini bile bir araya getirmekten korkuyorlar. Çünkü biliyorlar ki
bundan 152 yıl önce olduğu gibi hem emekçi hem de kadın benliklerinizle
yaşamayı bir kere öğrenmişseniz direnmekten, dayanışmaktan ve güzel günler
yaratmak için uğraşmaktan hiç vazgeçmezsiniz. Bu artık sizin yaşam amacınız ve
biçiminiz olur.
Şimdi bize düşen vahşi
kapitalizmin kadınlar üzerinden oynadığı binbir çeşit oyundan birisi olan zihin
bulandırma şiddetine de karşı durmaktır.
8 mart Uluslar arası Emekçi
kadınlar günümüz kutlu olsun.
Nevzat Süer Sezgin.
07.03.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder