Zengin, yoksul,
genç, yaşlı, kadın, erkek hepimizin yaşam boyu en değerli varlığı şüphesiz ki
çocuklarımızdır.Tüm yetişkinlerin en içten dileği, çocuklarını, evrensel
düşünebilen, yaratıcı, sorun çözebilen, kendisinden memnun, başkalarına
saygılı, iletişim becerisi gelişmiş, beden ve ruh sağlığı iyi, başarılı, barıştan
yana, sorumluluklarının bilincinde davranabilen , demokratik bir kimliğe
sahip yetişkinlere dönüştürmektir.
Ancak
çocuk denilen varlık anne karnına düştüğü andan, yetişkin oluncaya kadar
sürekli öğrenerek gelişmekte olan bir
varlıktır. Bu gelişim onun aldığı eğitime, ona sunulan araç ve gereçlere, gösterilen
ilgiye ,onun yaşadığı toplumsal
değerlere ve insan ilişkilerine bağlı olarak şekillenir.
Kısacası
çocuklar yaşantılarının onlara sunduklarını YAŞAYARAK öğrenirler. Çocukluk
çağındaki öğrenmeler (9 yaşın sonuna kadar), gelecekte ki yetişkin
kimliğinin yüzde yetmişlere varan
bölümünü yaratır.
Çocuk penceresinden
bakılınca günümüz dünyası alabildiğine zengin, ama bir o kadar karmaşık bir
öğrenme ortamıdır. Bir yanda ,bin bir çeşit yiyecek, giyecek,bin bir çeşit
oyuncak, bin bir çeşit olay, bin bir çeşit kitap,diğer yanda savaşlar, ölümler,
doğal afetler, açlıklar,yoksulluklar.
Bir yanda
doğruluk dürüstlük, çalışkanlık, gibi erdemler, diğer yanda paranın , silahın
ve kasın gücüne olan tapınma. Günümüz çocuk kültüründe bu karmaşanın payı büyüktür.
Bence günümüzde çocuk edebiyatı
hiçbir zaman olmadığı kadar önemli bir eğitim aracına dönüşmüştür.Sorumluluğu
ve görevi her zamankinden büyüktür. Jorge Luis Borges:
‘İnsanın
türlü araçları arasında en şaşırtıcı olanı, hiç kuşkusuz KİTAPTIR. Mikroskop
ile teleskop görme yetimizin
uzantısıdır. Telefon sesin uzantısıdır.Saban ile kılıç insan kolunun
uzantısıdır. KİTAP ise bambaşka bir şeydir. İnsan belleği ile düş gücünün
uzantısıdır.”diyor. Onun dediği gibi “Edebiyat okurda, yaşamın bir bütün ve anlamlı olduğu
duygusunu yaratır. Çocuklarımıza yaşamın bütünlüğünü, anlamını ve güzelliğini
öğretebilmek, onları yaşama sağlıklı bir gelişimle hazırlayabilmek için,
edebiyat hiç vazgeçemeyeceğimiz ve çok özenli bakmamız gereken bir sanat ve
bilim dalıdır.Yetişkinlerin belleği ile çocukların düşlerini birleştirebilen
çocuk edebiyatı eserlerinin ölümsüzlüğü bundandır. Çünkü insanın diğer
canlılardan en büyük farkı düş kurabilme özelliğidir.Tüketim kültürü bütün silahlarıyla çocuk kültürünü yok
etmekte; dolayısıyla insanlığın düşlerini çalarak,dilini bozarak, sermayenin düşlerini silahla, şiddetle, kanla gerçekleştirecek
bireyler yaratmak için edebiyat gibi, sinema gibi en etkin sanatları
kullanmaktan sakınmamaktadır.
Konu ÇOCUK ve GENÇLİK EDEBİYATI ise, yani ürünün hedef kitlesi
çocuklar veya gençler ise, bu sorumluluk çok daha fazla düşünülmesi, irdelenmesi
gereken bir niteliğe bürünür. Çünkü;
yetişkin dünyasının “çocuk” ve “genç” diye tanımladığı
varlık, “Kitap” diye tanımladığımız üründen en kolay, en hızlı etkilenen
gelişmekte olan bir varlıktır.
Çünkü
onlara sunduğumuz kitaplarla, bilişsel, dilsel, sosyal, duygusal, bedensel
gelişim boyutlarında olumlu ve olumsuz etkilenmelere açıktırlar.
Çünkü
hepimiz biliriz ki çocukluğumuzda ve gençliğimizde okuduğumuz kitaplar, şimdiki
yetişkin kimliğimizi oluşturan yapı
taşlarının en renkli olanlarındandır.
Çünkü tüketim kültürünün etkisi altında,
tüketirken, tükenen çocuklarımızın ahlaksal ve toplumsal sorumluluğun
bilinciyle çalışan Çocuk edebiyatı ekiplerine ihtiyacı vardır.
Onlara
sunduğumuz ve ürettiğimiz kitapların yaratılmasında, üretilmesinde, seçiminde
göstereceğimiz titizlik, bu günlerimizin, yarınlarımızın ışığı olacaktır.
EN DEĞERLİ VARLIKLARIMIZ ÇOCUKLARIMIZIN ve
GENÇLERİMİZİN gelişme çağlarında bu titizliğe , özene ve bilinçli çalışan
ekiplere gerçekten ihtiyacı vardır.
Hepimiz iyi biliyoruz
ki;Yetişkinlerin çocuklara söyledikleri sözler uçar. Ama yazılar zihinlerinde, yüreklerinde
kalır ve davranışa dönüşür.Çocuklar büyür, yöneten ve yönetilenlere dönüşür.
Bütün bu
gerçeklerin farkında olan Nezih-Er yayınları çocuk edebiyatı alanında ilk
yayınlarını Mine Ömer’in Gökyüzü Sevinci ile bizlere sundu. Mine Ömer 1984
yılından beri şiirlerini çeşitli dergilerde ve Rüzgarın Kızı değilim, Dünyamıza
bir kıyı, Düş İskelesi, isimli şiir kitaplarıyla bizlerle paylaşıyor. Aynı
zamanda 2007-209 yılları arasında ALAZ edebiyat dergisini, 2009 dan beri de
Kurşun Kalem Edebiyat Dergisini yayınlayarak edebiyatımıza başka bir kulvardan
da hizmet eden bir yazın emekçisi.
Şimdi aramıza Azime Akbaş Yazıcının
kapak ve iç resimlerini yaptığı, Perihan Ömer’in kapak tasarımını hazırladığı ,
bir çocuk kitabıyla katıldı.
Kitabını ‘savaşlarda
büyüyen tüm çocuklara‘ adamış. Kıbrıs savaşı sırasında kendisi de çocuk olan
bir yazarın yetişkin dünyasına çok değerli bir uyarı imzasıyla. Son on yılda
yapılan savaşlarda üç milyon çocuk yaşamını yitirdi, beş milyon çocuk
sakat,oniki milyon çocuk evsiz kaldı. Bir
milyondan fazla çocuk bütün ailesini yitirdi. Milyonlarca çocuk çok ağır
psikolojik travmalar yaşadı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde ve hemen yanı başımızda
Suriye’de çocuklar savaşın içinde büyüyorlar.
Gökyüzü Sevinci
bence günümüzün en önemli sorunu olan
savaşın, çocuk penceresinden algılanma (ya da buna algılamayışı mı demeliyiz
)biçimini çok güzel anlatan değerli bir yapıt.
Mine Ömer bu eserinde meraklı, duyarlı, coşkulu bir kız çocuğunun çevresini, yetişkinlerin davranışlarını kavrama sürecini anlatıyor.
Mine Ömer bu eserinde meraklı, duyarlı, coşkulu bir kız çocuğunun çevresini, yetişkinlerin davranışlarını kavrama sürecini anlatıyor.
Mine Ömer’in dili doğal
olarak şiirsel. Akıcı, kolay okunan ve
naif bir anlatımı var. Kitabın hedef kitlesi olan sekiz yaş ve üstüne uygun.
Sözcük seçimleri ve cümle uzunlukları yazarın çocuk edebiyatına attığı bu ilk
adımın arkasının geleceğini müjdeliyor. Öykünün kahramanı Yonca kendisinin de
doğanın bir parçası olduğunu keşfediyor. Dilinde,
‘Bir Çocuğun
Yaşama Sevinci
Eteğine güzel
günler bulaşan çocukların
gözleridir
gökkuşağı
renkleri
solmayan günlere göçü
bütün
kuşların
gün mavi olsa Akdeniz’de
sevgi çocukların ana dili
sarışın bir
güneştir umut
göğü öpen denizse çocuklar
bulutların koşusudur zaman
beyazlığını savura savura akar hayata
en güzel
mevsimde açar yaşama sevinci
mis
çiçekleriyse çocuklar.’ Şiiriyle dolaşıyor. Doğayı bozan her davranışa
karşı çıkıyor. Yapılan haksızlıkların, kötülüklerin farkına varıyor.
Kitabı bitirdiğiniz zaman siz de beyaz
salıncağa binip bulutlara uzanacak, ağaçlarla, çiçeklerle, kuşlarla çeşit çeşit
böceklerle, kedilerle, köpeklerle, yaşlı kaplumbağa ile dost olacaksınız. ?
Onun gibi ‘Nedir bu savaş?’, ‘ Niçin savaşıyor insanlar?’ Sorularının yanıtlarını araştıracaksınız.
Yüreğinizdeki sevgiyi Yonca’yla birlikte çoğaltarak tüm savaşlara bilgiyle,
şiirle, şarkıyla, dansla karşı çıkacaksınız. Kendinizden bir şeyler bulacağınız
bu eserle barışın, doğadaki güzelliklerin ve yaşamın tadını keşfedeceksiniz.
Ülkemizde ve dünyadaki tüm
çocukların, barış içinde, mutlu, sağlıklı büyümeleri dileklerimle, Nezih- Er Yayınlarına,
Azime Akbaş Yazıcı’ya, Perihan Ömer’e ve Mine Ömer’e tüm savaş karşıtları adına
teşekkür ediyor, Gökyüzü Sevincinin yolu açık olsun diyorum.
Nevzat Süer
Sezgin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder