‘Küçük kız
içindeki çocuğa sarılarak büyüdü, kocaman bir kadın oldu, sonra da anne. Bin
dokuz yüz seksek sekiz yılında en güzel ÖYKÜ’sünü yazdı. Ona yüreğini ve
bedenini özgür bıraktığında uçabileceğini öğretti. Öykülerinde hep kadın düştü
kalemine..Kızı öykü için ve tüm kadınlar için yazdı yazdı...’
Yukarıdaki satırlar Buket
Akkaya’nın öykü kitabının giriş bölümünden birkaç satır .Ama yazarı anlatan , daha öyküleri okumaya başlamadan
okuru meraklandıran satırlar.Bu satırları okur okumaz doğal olarak merak ediyor
insan .Aklına binbir çeşit soru takılıveriyor. İçindeki çocuğa sarılarak
büyüyen kadınların, büyüme sancıları nasıl olur?
KOCAMAN kadın olmak
nasıl bir şeydir? Hangi anneler kızlarına ,yüreklerini ve bedenlerini özgür
bırakma öğretisi için çabalar? Bu öğreti sürecinde öğrenen ve öğretenin
sancıları nerelerde çelişir, nerelerde çakışır? Bir kadının öyküleri diğer
kadınların öykülerine ne kadar yakın, ne
kadar uzaktır? Nasıl bir kadın, hangi nedenle çocuğuna ÖYKÜ adını koyar.?
Okumaya koyulmadan önce aklımda
bu sorularla kitabın ön kapağına bir kez
daha bakıyorum. Beyaz zemin üzerindeki kolları havaya kalkmış uçuşan balonları
yakalamaya ve uçan kuşa kavuşmaya çalışan kadın figürü içimi ısıtıveriyor.Arka
kapaktaki cıvıl cıvıl gözlerle bakan güler yüzlü Buket Akkaya fotoğrafı ve
Dinçer Sezgin’in ‘öykü dünyasına hoş geldin arkadaş ‘diye biten yazısı içimi
daha ısıtıyor. Sıcacık duygularla okumaya koyuluyorum.Öykülere geçmeden önce
bir sayfalık ‘Merhaba’ metninde anneye teşekkür için anlatılan doğum öyle
çarpıcı anlatılıyor ki ,kısacık metin bittiğinde kadınlık ve doğum üzerine düşüncelere dalıyorum.’’Keşke’ diyorum, ‘keşke..
bu metni çoğaltıp doğumevlerine asabilsek, belki bazı erkekler okur da ,
düşünüverirler.’
Kitap iki bölüme ayrılmış.Birinci
bölümde ondört öykü var.Gündelik yaşamda sık sık rastladığımız, çeşitli
kadınlık halleri , akıcı bir dille
anlatılırken, kadınsı duyguların farkı ,fark ediliveriyor..Her öykünün
bitiminde durup,’ bu öykünün kahramanının yerinde ben olsam böyle mi
hissederdim?, böyle mi yapardım?’ diye
düşünmeden edemiyorum.Kısacık öykülerde okuru metne bağlamanın, kurgunun içinde dolaşıp kahramanla
özdeşleşmesini sağlamanın güçlüğünü bilen bir okur olarak
şaşırıyorum..Anlatımdaki ayrıntıların, yerli yerindeliğindeki beceriye hayran
oluyor, bu başarının yazarın resim ve sahne tasarımı ile ilgili birikimiyle
ilgisi olduğunu düşünmeden edemiyor ve imreniyorum.
İkinci bölümün başlığı kitaba
adını veren SU ve HAYAT.Birbirine bağlı yedi bölüm.Bu bölüm de kırk dokuz
yaşındaki bir kadının kendi geçmişindeki çeşitli yaşlarıyla konuşmalarını
okuyorum.Her satırını düşüne düşüne, çoğu zaman da içimi çekerek, gözlerim
sulanarak.Su geçmişi, hayat ‘an’ı anlatıyor.Yedi bölüm boyunca Su ve Hayat,
aşkı, yalanı, evliliği, ayrılığı, çocukluğu, hayalleri, çaresizlikleri, erkekliği,
kadınlığı, anneliği, sevgiyi, nefreti, ihaneti, gururu, yasakları, cinselliği, baskıları,
pişmanlıkları, bağışlamayı tartışıyorlar. Zaman zaman uzlaşıyorlar, zaman
zaman hiç anlaşamıyorlar.
Hepimizin sık sık
geçmişimizle yaptığımız hesaplaşmanın bir öykü kurgusu içinde ,yalın bir
dille , bu kadar gerçekçi anlatılmasına saygı duymamak mümkün değil.,
Kitap bittiğinde, yaşadığımız topraklar üzerindeki kökleşmiş
değer yargılarının kadınlara, kadınlığa yaşattığı duygusal ve zihinsel
karmaşanın nelere mal olduğunu yeniden ve uzun uzun düşünüyorum.
Kadın BEN’liğinin avunmak için kendisine bile nasıl yalanlar söylediğini içim acıyarak
düşünürken, yazımın başında sıraladığım tüm soruların yanıtlarını
bulduğumu fark ediyorum. Yüzyıllardır ezilen kadınların acılarının son
bulmasının yine kadınların çabalarıyla gerçekleşeceğine olan inancım bir kat
daha artıyor..
Kitabın son cümlesinde Buket Akkaya’nın ‘Dışarıya bak!
Orada hayat akıyor, bir damla olup içine karışmaya ne dersin?’ sorusuna
yüreğimin bütün gücüyle ‘Evet yaşadığım
sürece’ diyorum ve tüm kadınlar yaşadıklarını
söze döksünler, dillendirsinler
güzel ÖYKÜ’ler yaratsınlar diliyorum.
Su ve Hayat, Öykü
Yazar: BUKET AKKAYA
İlya yayınları,108 sayfa
NEVZAT Süer Sezgin
18.07.2009
(Cumhuriyet Kitap Ekinde yayınlanmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder